Ses Terapisi: Meditasyon Olarak Sesin İyileştirici Gücü

Ses terapisi nedir? Sesin meditasyon ve şifa ile kadim bir akrabalığı vardır. Sesle şifa, didgeridoo’yu 40.000 yılı aşkın bir süredir sesle şifa enstrümanı olarak kullanan Avustralya aborjin kabilelerinden Tibet veya Himalaya şarkı kasesi ruhani törenlerine kadar dünyanın dört bir yanındaki kültürlerde kadim köklere sahiptir. Ses meditasyonu, odaklanmış farkındalık türünde bir meditasyon şeklidir. Daha popüler hale gelen bir tür, dinleyiciye rehberlik etmek için Tibet şarkı kaseleri, kuvars kaseler ve çanlar kullanan “ses banyoları” olarak adlandırılır. Bu uygulamalar, ses deneyiminin yalnızca işitme yoluyla değil, dokunsal fiziksel titreşimler ve frekanslar yoluyla nasıl ortaya çıktığı temalarını vurgulamaktadır.

Bilim, sesin nasıl şifa verdiğini anlamaya hala çalışıyor, ancak mevcut araştırmalar umut verici. Tıp olarak müzik üzerine yayınlanmış 400 bilimsel makalenin gözden geçirilmesi, müziğin ruh halini iyileştirme ve stresi azaltma konusunda zihinsel ve fiziksel sağlık yararları olduğuna dair güçlü kanıtlar bulmuştur. Aslında, özellikle ritim (melodi üzerinde) fiziksel ağrının giderilmesini sağlayabilir.

Journal of Evidence-Based Integrative Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışmada, bir saat süren ses meditasyonunun insanların gerginlik, öfke, yorgunluk, anksiyete ve depresyonu azaltmasına yardımcı olurken ruhsal esenlik hissini de artırdığı bulunmuştur.

Ses meditasyonunda Tibet şarkı çanakları, kristal şarkı çanakları, gonglar, Ting-shas (küçük ziller), dorges (çanlar), didgeridoos ve diğer küçük çanlar kullanılmıştır. Seansın %95’inde ana enstrüman olarak şan çanakları kullanıldı. Daha önce hiç ses meditasyonu yapmamış olan kişiler de daha önce yapmış olanlara kıyasla daha az gerginlik ve kaygı yaşamışlardır.

Ses deneyimlerinin neden derin rahatlama ve fiziksel ağrının giderilmesi ile bağlantılı olabileceğini açıklamaya çalışan birçok farklı teori vardır.

Teorilerden biri, sesin tüm vücut üzerindeki titreşimsel dokunma etkileri yoluyla çalıştığıdır. Ses, ağrı algısını etkileyen dokunma liflerini uyarabilir. Fibromiyaljisi olan kişiler üzerinde yapılan bir çalışmada, düşük frekanslı ses stimülasyonunun on tedavisinin (beş hafta boyunca haftada iki kez) uykuyu iyileştirdiği ve ağrıyı azalttığı, katılımcıların yaklaşık dörtte üçünün ağrı kesici ilaçları azaltmasına olanak sağladığı bulunmuştur.

Ses temelli titreşim tedavisinin artrit, adet ağrısı, ameliyat sonrası ağrı, diz protezi ağrısı gibi ağrıları olan kişilere yardımcı olduğu gösterilmiştir. Ses temelli tedavinin hareketliliği artırdığı, kas ağrısı ve sertliğini azalttığı, kan dolaşımını artırdığı ve kan basıncını düşürdüğü bile bulunmuştur.

Ses terapisinin faydalarına ilişkin bir diğer teori, belirli frekansları dinlemenin kişinin beyin dalgalarını senkronize edip değiştirebileceğini varsayan “binaural beat” veya “beyin entrainment” kavramına dayanmaktadır.

Beyindeki elektriksel aktivite, beyin dalgaları veya ritmik, tekrarlayan frekanslar şeklinde gösterilir. Bu ritimler elektroensefalogram (EEG) adı verilen bir cihaz kullanılarak ölçülebilir.

En fazla aktivite (beta) sırasında ortaya çıkan frekanslardan en az aktiviteye (delta) kadar değişen dört beyin dalgası kategorisi vardır. Beynin farklı bölgelerindeki farklı uyanıklık ve bilinç durumları, farklı frekanslarda beyin dalgaları üretir.

  • Beta dalgaları en hızlı beyin dalgası türüdür ve beyin aktif ve zihinsel olarak meşgul olduğunda ortaya çıkar.
  • Alfa dalgaları, beyin uyarılmamış bir durumda olduğunda, örneğin bir kişi bir görevi bitirdiğinde ve dinlenirken veya meditasyon yaparken ortaya çıkar.
  • Teta beyin dalgaları hayal kurma ve uykunun hızlı göz hareketi (REM) rüya evresi ile ilişkilidir. Teta beyin dalgaları, otoyolda araba kullanmak gibi bir durumda olduğunuzda veya uzun süre koştuğunuzda ortaya çıkar. Bu tür bir durum genellikle fikirlerin ve yaratıcılığın aktığı zamanlarla ilişkilendirilir.
  • Delta beyin dalgaları en yavaş olanıdır ve derin rüyasız uyku ile ilişkilidir.
  • Binoral vuruşların öncülü, beynin beyin dalgası frekansını her iki kulakta çalınan tonlar arasındaki hertz farkına senkronize etmesidir; bu da frekansa bağlı olarak kişiyi beta dalgaları veya meditatif trans benzeri teta dalgaları ile ilişkili derin rahatlama durumlarına götürebilir.

Araştırmacılar hala sesin iyileştirici faydalarının mekanizmasını belirlemeye çalışıyor, ancak titreşim terapisi veya meditasyon şeklindeki ses, düşük veya minimum yan etkilerle potansiyel terapötik faydalar sunuyor.

İlgili Yazılar